butun yollar senindir.

bir süredir iç sesimin epey az şikayet ettiğini fark ettim bugün. bir yılı aşkın süredir hayata dair içimde yanıp tutuşan, beni kavuran o öfke ve o öfkenin getirdiği homurtulara bir şekilde su serpiştirebilmişim. zaman zaman gelen bunalımlardan, iç huzursuzluklarından, ya da sebepsiz üzüntülerden bağımsız, içimin genel hali bu bahsettiğim. dışarıya ne kadar yansıtıyorum, bilmiyorum. dış dünyadan ne denli etkileniyorum, tartamıyorum. ama bunların olasılıklar dahilinde olduğunu görebiliyorum.

görebilmek. önemli. ufkumu genişleten buydu en baştan beri. görmeyi, hatta bırakın görmeyi, bakmayı reddettiğimiz her şey bir gün bir sorunumuzun temeli olarak bize dönebilir. dert kategorisinde değerlendirdiğim durumlar ben bu dünya üzerinde bu bilinçle var olduğum sürece kalacaklar mı benimle? ama nerede? sorulması gereken soru bu: nerede?

artık duygularımın kafamın içinde olup biten zihinsel hissiyatlar olduğu fikrine tamamen karşıyım. zihnimde olup biten her şeyi vücudum da tanıyor, hissediyor, biliyor. sevincim, hüznüm, öfkem, telaşım, endişem vücudumda kaydediliyor, bu duygulara vücudumda da tepki gösteriliyor. karpuzun kabuğu da karpuz, çekirdeği de. 

heyecandan kalbinin hızlı çarpmaı gibi. yıllarca kafanın içinde tuttuğun öfke ve hüzün bir gün kalp çarpıntısından ileri gidebiliyor. krizler girebiliyor araya. adını anmak istemeyeceğimiz sorunlar çıkabiliyor bedenimizde.

bu yüzden zihnimizin ve bedenimizin iyi bir gözlemcisi olmalıyız sanırım. çünkü bu vücudun içinde yaşıyor benliğimiz. zihnimiz de hayatta tutuyor her bir parçamızı. bu günlere ikisinin entegrasyonu getirdi bizleri nihayetinde. 

doktor gabor mate Vücudunuz Hayır Diyorsa kitabın şöyle bahsediyor duygusal farkındalıktan:

"duygusal yeterlilik şunları gerektiriyor:
  • duygularınızı hissetme kapasitesi; ki böylece stres yaşadığımızda bunun farkına varırız;
  • duygularımızı etkili bir şekilde ifade edebilme ve böylece ihtiyaçlarımızı ortaya koyma ve duygusal sınırlarımızın bütünlüğünü koruma becerisi;
  • mevcut duruma ait psikolojik tepkiler ile geçmişin kalıntılarını temsil eden psikolojik tepkiler arasında ayrım yapabilme becerisi. dünyadan istediğimiz ve talep ettiğimiz şeyin çocukluktan gelen, bilinçaltında yer alan tatmin edilmemiş ihtiyaçları değil, mevcut somut ihtiyaçlarımızı karşılaması gerekir. geçmiş ile şimdiki zaman arasındaki ayrımlar bulanıklaşırsa, aslında olmadığı halde kayıp veya kayıp tehdidi algılarız;
  • başkalarından kabul ve onay elde etmek adına bastırmak yerine, karşılanması gereken ihtiyaçların fark edilmesi."

bunları başarmak kendimizi tanımaktan geçiyor. gerçek benliğimizi, yüzdeyeden derinde olanı görmek için adımlara atarak. gözlemleyerek. hislerini, ağzından çıkan kelimeleri, kafandan geçen düşünceleri, ellerini koyduğun yerleri, nefesinin ritmini, ayak tırnağından saç diplerine kendini gözlemleyerek. içeriden bakarak. çünkü bence farkındalık kendini görmekle başlar. 

oturup etrafı izleyerek bir kahve içmeyi bile kendimize çok görebildiğimiz şu yaşamdaki tüm beklentileri kalbine yönlendir ve bütün yollar senindir. 


Comments