başlangıçlar ve karanlık
Bazen nefes almak zordur. Bazen konuştuğuna, hapşırdığına, yaşadığına inanamazsın. Bazen o kadar karanlık kalır ki her şey onca ışığa rağmen, yapabileceğin tek şeyin karanlığa alışmak olduğu fikrine kapılırsın. Halbuki başlangıçlar hep kabullenmekle ateşlenir. Bilinçli veya bilinçsiz, önce kabullenirsin karanlığı. Korkunu fark edip paniğe kapıldığın an kendine şöyle dersin: Bazen nefes almak zordur. Sonra bir meşale beliriverir kafanın ucunda. Oturur gözlerini kapatır ve derine dalarsın. Karanlığın senin bir parçan olduğunu kavradığında değişir tüm dünya, evren, ve süregelen her şey. O zaman o meşaleye ihtiyaç duymazsın. Çünkü bilirsin karanlığın ışıksız var olmayacağını. Çünkü bilirsin kalbinden fışkırabilecek ışıkları.
Başlangıçlar hep kabullenmekle ateşlenir. Bugün ben kendimden kaçtığımı kabullendim. Bugün, ben varlığıma içimdeki karanlığı yok sayarak yaşattığım korkuyu ve mutsuzluğu kucakladım. Hiçbir şeyin önemi yoktu gittiğim yerde. Işıksız oturdum, kendimi dinledim. Bir noktada sessizliğe eriştim. Yüzeyde düşünmekten aşınmış beynim, derinde sakin ve ne yapacağını bilir bir tavırla karşıladı beni. Kelimeleri kullanarak kirletmek istemedim hiçbir anını. Nefes aldım. Işık. Nefes verdim. Karanlık. Böyle sağladım dengemi. Bazen nefes almak zordur çünkü kabullendiğinde değişir tüm dünya, evren, ve süregelen her şey.
Daha önce hiçbir meditasyonda başaramadığım bir şey başardım. Zihnimi susturabildim. Düşüncelerim ve ben hala oradaydık ama kelimeler yoktu. Kelimelerin olmadığı o yere sonunda inebildim. Bunun başlangıç olduğunu biliyorum. Son zamanlarda hissettiğim karamsarlığı vs umutsuzluğu daha fazla ötelemek, sebep aramak yerine elimdeki sonuçları gözden geçirmek ve basitçe kabullenmek istedim. Bu yüzden karanlıkta oturdum, meditasyon yaptım. Önce çok korkunçtu. Nefes almak zordu, bir mağarada buldum kendimi. Küçük bir kız çocuğuydum. Sakinleşip yere oturdum zihnimde. Gözlerimi kapadım. Gülümsedim. Mutlu olduğumu, her şeyin çoktan geçtiğini ve istersem burada da mutlu olabileceğimi ona kanıtlamak istedim. Hep gittiğim çayır ve batmakta olan akşamüstü güneşi geldi serildi önüme. Dedim ki, hayır daha gerçekçi şeylerle kanıtlayacağım mutlu olduğumuzu. Okulu hatırladım, ilkokul yolumu. Beslenme çantam gözümde canlandıdmaya çalıştım. Olmadı, ağlamaklı oldum. Ama kendimi hepsinin geçtiğine bir şekilde ikna ettim. İçimdeki yetişkinin de buna ihtiyacı vardı. Her şey geçecek dedim ona da. "Hiçbir şeyin bir önemi yok." Yoktu çünkü. Gülümsedim. Nefes alırken içimi ışıkla doldurdum. Gözlerimden yaşlar aktı ve nefes verirken karanlığı dışarı kustum. 3 kere. Üçüncüsünden sonra rahatladım, düğümler gitti. Orayı ve o anı terk etmek istemedim ama odaklanmak zorlaştığı için bedenime döndüm. Kendime sarıldım. Işığı açınca bir süre odanın ortasında dikildim ve yaşadıklarımı idrak etmeye çalıştım.
Buradaydım şimdi ama az önce neredeydim?
Enerji hala benimleyken tüm bunları yazmak istedim. Sanırım az önce kendimi iyileştirdim.
Comments
Post a Comment