ihtimallerin heyecanı


Biraz konuşacağım üstü kapalı. Windows media playerda dönüp duran şekiller gibi düşüncelerim. Son zamanlarda çarpıntısız, mide bulantısız nefes alabildiğim tek yer yoga matım olduğu için de bunları yazıyorum. Sırtını biraz esnetmek herkese iyi gelir. 

Çünkü kendime dönmenin zor olduğu zamanlar. Sıcaktan uyuyamayıp sonra da uyanamadığım sabahlar. Bomboş bir gün. Ne hissettiğimi çözümlemeye çalışmaktansa bodoslama yaşamaya karar verdim. Ama son günlerde sadece bir anda kalmak istiyorum. Adrenalini tüm damarlarımda hissettiğim, kalbimin saniyede yirmi kere çarptığı o anda. Hep başa dönüyorum. Her hafta hep başa dönüyorum. Bu işin doğrusu yanlışı yok. Kafamın içi var sadece. Kendimi durdurmaya hiç bu kadar ihtiyacım olmamıştı. Yogaya hiç bu kadar ihtiyacım olmamıştı mesela. Sakinleşemiyorum. Beynim tsunami yaratıyor, kusmuk olup çıkıyor dışarı tüm duygularım.

Yürürken gökyüzüne bakıyorum. İnci bir gömlekle, aç karnına üşüdüğüm bir akşamüstü. Kaçırdığım fırsatlara üzülüyorum ve tüm insan ilişkilerime. Bir tane bile yıldız yok. Ay hilal şeklinde ve sarı. Mutlu olmak hiç zor değil, ama huzurumu yitiriyorum.

Kendimi matın üstüne atınca biraz duruyor zaman. Ve kafam. İletişim kurmanın nesi bu kadar zor olabilir ki? 

En sevdiğim meyveyi düşündüm geçen gün. Yok. Benim sevdiğim meyve yok. Ama yazları bir tas kiraza asla hayır demem.

Bir şeyi en çok sevmek biraz korkutucu, çünkü diğer her şeye ne olacak? Sürekli kaybetmeyi göze alarak yaşayamayız. Bu kez kazanamıyorum.

Hayatımı değiştireceğine inandığım adımlar atarken bu noktada bu şekilde tökezleyeceğimi asla düşünmezdim. Ayak baş parmağımı kafama değdirebiliyor olmam hiçbir işe yaramıyor. Sakinleşemiyorum. Bunu kimse bilmiyor.

Kendime dönmenin zor olduğu zamanlar.

Yavaş yavaş yürüyorum belki bir ihtimal bulurum yolda ve ona tutunurum diye.

Bir tane bile yıldız yok.